İyi bir konuşma yıkıcı değil, yapıcıdır. İnsanları etkilemede önemli araçlardan biridir konuşma. Bu etkileme onların duygularını kamçılama, yanlış yönlere yöneltme biçiminde olmamalıdır. İster halk ya da topluluk önünde konuşalım ister arkadaş, eş dost çevrelerinde; bizi dinleyenlerin inançlarını, değer yargılarını göz önünde bulundurmalıyız. Bunları hiçe sayan ya da yadsıyan bir konuşma, tepkilere yol açar. Bunun için de onların duygularını sömürmekten, özellikle kaçınmalıyız. Dinleyenleri avlamaya, gerçekleri bir yana atıp salt duygulara yönelen bir konuşma, yapıcı bir nitelik taşımaz. Yapıcı konuşma, dinleyicilerin inançlarını, değer yargılarını, düşüncelerini olumlu bir yönde değiştirmeyi amaçlar.

İyi bir konuşma, belli bir amaca yönelir. Yalın bir tanımla amaç, dinleyiciler üzerinde konuşmacının bırakmak istediği etkidir. Konuşmamız süresince bu soruları göz önünde tutmak zorundayız. Bir amaca yönelmeden yapacağımız konuşma, dağınık, etkisiz kalacak, dinleyicilerimizde bir karşılık uyandırmayacaktır.

İyi bir konuşma, konuşmacının kişiliği ile bütünleşir. Konuşmacının kişisel nitelikleriyle konuşma arasında sıkı bir etkileşim vardır. Söz gelimi, yalancılığı, ikiyüzlülüğü herkesçe bilinen birinin “yalancılığın kötülükleri” üzerinde yapacağı bir konuşma, kimseyi inandırmaz. Bunun gibi, konuşmacının kişisel görünüşüyle sözleri arasında da bir bağlantı kurmak ister dinleyici. Bu yönden, konuşmanın inandırıcılığında konuşmacının kişiliği önemli etkenlerden biridir.

İyi bir konuşma, sağlam bilgilere dayanır. Hangi konuyu seçersek seçelim, o konu üzerinde rahatça, doğal bir biçimde konuşabilmemiz, konunun gerektirdiği bilgileri, araç ve gereçleri edinmemize bağlıdır. Düşüncelerin dinleyicilere etkisiz ve etkili bir biçimde aktarılması salt sözcüklerle, sözel simgelerle olmaz. Bunları konunun ve durumların gerektirdiği gereçlerle de somutlaştırmak gerekir. 

Yeni bir yazılım ürününe ilişkin büyük fikrinizi açıklamak için patronunuzun yanına gittiğinizi farz edin. Bu şirketinizin mevcut çizgisinin ötesine geçmektedir ve bunun kolaylıkla üretileceğinden böylece kazançlı bir kapı açacağından eminsiniz. Kendisinin de bu durumdan en az sizin kadar heyecanlanacağını umuyorsunuz.
 Bunun yerine, personel ve krediler hakkında bazı çekinceleri ortaya koyar. Zamanlama ve piyasa hakkında şüpheleri dile getirir. Gerekli teçhizat ve ham maddelerin elverişli olup olmadığını ve oldukları takdir bile yabancı rakiplerin çok geçmeden bunu keşfedip aynı ürünü daha ucuza üretip üretmeyeceklerini sorgular. Sonuçta, verdiği yanıtla sizi başından savar.
 Neden? Neden bu kadar çok yeni fikri satmak zor bir iştir? Bu eski deyişte de belirtildiği gibi daha iyi bir fare kapanı icat ettiğiniz takdirde dünya sizin kapınıza bir yol bulmayacak mıdır? Hayır, bu abartıdan ibarettir! Aslında, bu hiçbir zaman doğru olmamıştır. Bu da birçok sebeplere dayanır.
 İlk önce, insanlar her yerde daha kurnaz, şüpheci hatta alaycı olmuşlardır. Bizler hepimiz reklâmlar hakkında daha fazla isteksiz politik iddialar hakkında daha kuşkulu ve bizlere bir mesaj ileten-hatta bizim en iyi çıkarımıza olacak herhangi bir mesajı ileten kişilere karşı daha az güvenli olduk.
 İkincisi, organizasyonlar değişimi engelliyor. Değişim riskleri ve riskler de kontrol ve öngörülebilirlik arzusuyla birlikte çatışmaları çağrıştırıyor. Değişim aynı zamanda, farklı ihtiyaçlar ve ilgilere sahip insanların onayını gerektirir.


24.12.2016 tarihinde yayınlandı

Yazar: Editör

YORUMLAR 0 Yorum

Yorum yazabilmek için üye girişi yapınız.