Gerçekte neredeyse tüm konuşmalarımız halka konuşmaktır -sadece dinleyici kitlesinin büyüklüğü değişir. (Dinleyici kitlesinin boyutu aslında fazla önemsenmeyebilir. Winston Churchill, yirminci yy'in en büyük hatiplerinden biridir, 10.000 kişinin kendisini dinlemeye gelmesinden etkilenmeyeceğini söyledi. "Bunun on katı asıldığımı görmek için gelecektir" diye ekledi.)
 
Halka hitabet birçok biçimde yapılabilir: bir halk konferansında geniş bir dinleyici kitlesine konuşma yapmak, kurul üyeleriyle dolu bir konferans salonuna bir öneri sunmak ya da resmi bir ortamda örneğin satış sunumlarında olduğu gibi, diğer bir kişiye hitap etmek. Sunumunuz sıkıcı olduğu ya da profesyonel olmadığı takdirde, bu size zayıf bir alkış ya da satışı kaybetmeniz olarak dönebilir. Daha da kötüsü bu topluluktaki ününüzü düşürebilir.
 
Beyaz Saraya giden yolda örneğin her iki partiden de vizyon, deneyim ve uzmanlık sahibi yetenekli insanlar, buna rağmen konuşurken geveledikleri, kekeledikleri için tökezlemiş ve düşmüşlerdir. Dolayısıyla konuşmak önemlidir. Bu çok önemlidir.
 
İyi bir sunum büyüme, tanınma ve itibar için fırsatlar sağlanabilir. Bu bağlamda etkin konuşmacılar kendilerini başkalarının tavsiye için başvurduğu uzmanlar olarak konumlandırır. Bu sebeple, ayaklarınızın üstünde güvenle durabilmek ve düşüncellerinizi açıkça ve mantıklı biçimde ifade etmek karizmanın başlıca ahenk taşlarından biridir.

Siz sahne korkusunu buna doğru bir tutumla yaklaşarak alt edebilirsiniz. Kendiniz, dinleyiciler ve konu hakkında hissetme tarzınız -aynı zamanda sunumunuza ne kadar iyi hazırlandığınız ve buna ne kadar çok çalıştığınız - podyuma doğru yürürken sizi direkt etkileyecektir. İyi bir tutum ve etkin bir hazırlık ile, felç ve  edici bir korkuyu pozitif 'bir kaygıya dönüştürebilirsiniz.
 
Bazen, sadece kaygılandığınızı kendinize itiraf etmeniz de bunun azalmasına yardım eder. Ayrıca, bir uzman olduğunuz için konuşma yaptığınızda unutmayın. Sizden konuşmanızı isteyenler sizin paylaşacak değerli bir şeyiniz olduğuna inanırlar. Ve dinleyiciler de değerli bilgiler sağlayacaklarına inanırlar.
 
Dolayısıyla sizin ilk göreviniz dinleyicilerin neyi bilmeye ihtiyaç duyduğunu bulmaktır, sonra hazırlanmalı ve mesajınızı açık ve güçlü biçimde sunmalısınız. Dinleyicinize kuvvetle ve tüm yüreğinizle adanmalısınız. Onlara ve ihtiyaçlarına odaklanmak, kendi benlik bilincinizi unutmanıza yardım edecektir.
 
Aşağıda sahne korkusunu yenmek için diğer bazı hızlı ipuçları verildi:
 
Malzemenizi iyi tanıyın. Uzman olun. o Sonra sunumunuza uygulama yaparak çalışın. Mümkün olduğu takdirde kendinizi videoya çekin o Dinleyicilerin tanıyabileceği isimleri kullanarak ya da atıflarda bulunarak bağlantı kurun. Mümkünse, konuşmadan önce dinleyiciler arasından en azından bir kişiyle arkadaşlık kurun. Konuştuğunuz müddetçe, dinleyiciler arasından belirli kişilere direkt göz teması kurun.
 
Her zaman konuşma yapacağınız yeri ve mevcut olduğu takdirde görsel işitsel teçhizatı önceden kontrol etmeye çalışın.
 
Dinleyicilerin karşısında kıyafetinizin uygun olduğuna dikkat edin. Daha az özensiz olmasındansa hafifçe abartılı olması daha iyidir.                               

Kendi stilinizi kullanın. Bir başaksını taklit etmeye çalışmayın.
 
Ve kesinlikle vazgeçilmez olan nihai bir unsur bulunur. Nefes almayı unutmayın. Sahne korkusunun fiziksel rahatsızlığı büyük ölçüde hava eksikliğinden kaynaklanır. Eğer gerekirse, podyuma -nefes al yazılı ufak bir işaret koyun.


24.12.2016 tarihinde yayınlandı

Yazar: Editör

YORUMLAR 0 Yorum

Yorum yazabilmek için üye girişi yapınız.